BİR YAZ GECESİ RÜYASI



    William Shakespeare’in “Bir Yaz Gecesi Rüyası” eserinde Eski Yunan kültürü ile Rönesans İngiltere’sinin birleşiminden ortaya çıkmış bir kültür anlayışı vardır; bunun etkilerini isimlerde de görebiliriz. Örneğin “Titania, Hermia, Egeus” gibi belirgin Yunan izleri taşıyan isimlerin yanı sıra “Robin, Bottom, Quince” gibi İngiliz dilinden alınmış isimler de kullanılmıştır.


    Esere baktığımızda gözümüze çarpan bariz bir tema vardır: aşk. Bu temayı açıp detaylarıyla incelersek oyuna hakim olan temanın “aşkın karmaşıklığı” ya da “aşkın zorluğu” olduğunu da söyleyebiliriz. Oyundaki çatışmanın çoğu aşk sorunlarından doğsa da ve oyunun içinde birçok romantik unsur bulunsa da “Bir Yaz Gecesi Rüyası” tam olarak bir aşk hikâyesi değildir. Aşık olanların yaşadığı acı ve eziyetlere bir bakıma mizahi bir üslupla yaklaşarak seyirciyi karakterlerin duygularından uzaklaştırır. Aşk hareket eden bir kuvvettir, kendi başına bir karakterdir. Çiftleri ve potansiyel çiftleri de hareket ettirir. Oyuna yaramazlık ve komedi katarak hikâyenin içinde ilerler. Ancak karakterler sihir dünyasına adım attıktan sonra bu aşkın gerçeklikle bütün ilişkisi kopar. “Bir Yaz Gecesi Rüyası”nda perilerin girişi ile hikâye bir anda farklılaşır; rüyaların kullanımı da mekânın sahte ve hayali olduğu izlenimini verir.




     Bu romantik komedyanın tonu o kadar tasasızdır ki okuyucu her zaman bir mutlu son olacağına emindir; bu yüzden belirsiz bir sonun kaygısına kapılmadan rahatça bu küçük komedinin tadını çıkarabilir. Oyundaki dramın içine birçok mizah unsuru serpiştirilmiştir. Oyundaki karmaşık aşk tablosunu da başlı başına bu unsurlardan biridir.  Okuyucu için karakter-lerin aşka bağlı duygu ve hareketleri de eşit anlamda hayalidir. Bu durum özellikle periler ormanında geçirdikleri zamanda ortaya çıkar. Oyunun yer aldığı diyarda, gerçek bir aşk olgu-su kelimelerle anlatılmaz ve bu yüzden açgözlülük ve saplantı genelde “aşk” ile karıştırılır. Oyundaki değişken ilişkilere bakılırsa, aslında hikâyede geçen gerçek aşk kavramının sadece bir illüzyondan ibaret olduğunu görebiliriz.  




-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-




 “Bir Yaz Gecesi Rüyası” (A Midsummer Night’s Dream) 1909 yılında Fransa’da “La Songe d’une nuit d’été” adı altında siyah beyaz bir sessiz filme çevrilmiştir. 1909’dan 2005’e kadar İngiltere, Fransa, ABD, İtalya, Fransa, Çekoslovakya, Almanya, İspanya ve İsveç’te  36 tane TV ve sinema filmi çevrilmiştir. 1935’te William Dieterle ve Max Reinhardt'ın yönettikleri yapımı Oscar ödülüne aday gösterilmiştir. Filmlerin yanı sıra sayısız tiyatro oyunu olarak oynanmış ve birçok baleye konu olmuştur.




-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-



Sıradan, çirkin, çarpık şeyleri bile aşk değiştirebilir; biçimli ve değerli kılabilir. Aşık, gördüğünü gözleriyle değil; hayali ile görür. Kanatlı Cupid resimlerde işte bu yüzden kördür. Durup düşünme nedir hiç bilmez aşk. Kanadı var gözü yoktur; bakmadan uçar gider.

"Aşk bir çocuktur" derler ya, nedeni budur işte. 
Oyun oynayan çocukların ettiği yeminler gibi; aşk uğruna da yalan yere yeminler edilir her yerde... 


-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-








Peki Gerçek Aşk Var Mıdır?




Theseus ve Hippolyta


   Oyundaki sihir unsurlarının tanıştırılmasından önce oyunda gerçek aşkın sürekliliği ve gerçekliğini sorgulayan bazı ilişkiler vardır; bunların bazıları da karakterlerin aşk anlayışlarını ve aşka bakış açılarını görmemize yardımcı olur. Oyun küçük, ancak yine de önemli bir çift arasında geçen bir diyalogla başlar: Theseus ve Hippolyta. Bu çift insanlar aleminde yaşayan periler kralı ve kraliçesinin liderlik rolünün öne çıkmasına yardımcı olur; yani bu iki çift bir bakıma bağlantılıdır. Bu yüzden Theseus’un aşk olgusu, biraz daha gerçekçi olsa da, periler kralı Oberon’un eşi Titania ile olan ilişkisine olan bakışıyla paralel çizer. Oberon’un aksine Theseus Hippolyta’ya hitap ederken “aşk” kelimesini kullansa da Amazon’a karşı hissettiklerinin aşk – hatta gerçek aşk – olduğuna dair hiçbir kanıt yoktur.



THESEUS :

Sana kılıcımla kur yapmıştım Hippolyta, seni bazen incitsem de yüreğini kazanmayı becerdim. Ama şimdi kılıcımı bir yana bırakıp zafer şenlikleriyle gireceğim yatağına.  (1.1.16-19)


Burada “zaferle” kelimesinin kullanımı hiçbir şekilde aşın varlığını göstermez. “Seni bazen incitsem de yüreğini kazanmayı becerdim.” sözüyle de gerçek aşk kavramı hakkında konuşmuyordur – artık boyun eğen, yenilmiş olan Amazon ile evlenme hakkına sahip olduğunu vurguluyordur.

Lysander ve Hermia

   Aşkın evlilikle; ve bir kocanın da galibiyetle bağdaştırılması Lysander ve Hermia’nın Theseus, ve Hermia’nın babası olan Egeus’u evlilikleri ve Lysander’ın seçilen Demetrius kadar iyi bir koca adayı olacağı konusunda ikna etme çabalarında da görülür. Konu Hermia ve Lysander’a gelince Theseus ve Egeus aşkı önemsemez. Hermia da konu evliliğe gelince aşkın önemsiz olduğunun farkındaymışçasına Lysander ile ilişkisini sorgulayan bu iki adama hiçbir şekilde aşk duygusundan bahsetmez. Demetrius da Hermia’ya olan aşkının Lysander’ınkinden daha büyük olduğunu söylemek yerine basitçe Egeus öyle dediği için Hermia’yla evlenmeye hakkı olduğunu savunarak bu fikri sağlamlaştırmış olur. Bu durumda Demetrius’un Hermia’ya karşı hiçbir gerçek duygu beslemediğini ve tıpkı bir iş anlaşması gibi sadece hakkı olduğu için onla evlenmek istediğini görebiliriz.

     Aşk teması baştan önemsizleştirilmiş olsa da oyunun ilk sahnesinde aşkın varlığına dair küçük belirtiler vardır.  Bu belirtiler yalnız kaldıklarında Lysander’ın “Tarihte de, hikayelerde de gerçek aşıkların işi rast gitmiyor” sözüyle başlar.  Bundan hemen sonra çift yeni bir hayata başlamak için kaçmaya karar verdiğinde bir unsur daha ortaya çıkar. Ancak bu “gerçek aşk” işin içine sihir katıldığında süreklilik göstermez; dolayısıyla bu duyguların sadece sevdalanma mı yoksa gerçekten aşk mı olduğunu anlamak zorlaşır.  

   Sonunda tekrar birlikte olsalar da sözüm ona aralarında olan gerçek aşk sarsılmış olabilir çünkü şüphe ikisinden birinin aklında hala yer kaplamaktadır. Lysander Hermia’nın gözleri önünde başka bir kadına olan sevgisini göstermiştir, ve bu da bu “gerçek aşk” duygusunu tamamen sarsmıştır.


Demetrius ve Helena

   Sihrin etkisi başlamadan önce aşkın anlamı üzerine gösterilen son bakış Helena’nın Demetrius’a olan saplantısında görülür. Onun bu çıldırtıcı duyguları da oyunun içindeki aşkın daha çok bir yanılsama olduğu gerçeğine ışık tutar. Helena kendi çılgın takıntısını aşk ile karıştırır ve Demetrius’un ona göstereceği ilgiye muhtaçlığı o kadar güçlüdür ki kendinin hem psikolojik hem de fiziksel olarak zarar görmesine gözlerini kapar.

HELENA:
Sen bunları söyledikçe ben seni daha çok seviyorum. Ben senin sadık köpeğinim. Bani ne kadar çok pataklarsan ben sana o kadar yaltaklanırım... Beni köpeğin farzet, isteklerimi reddet, vur, ihmal et, aç bırak ama sana layık değilsem de bırak yanında olayım.


   Helena’nın tek taraflı duyguları abartılı bir şekilde kendini ifade edişi birleştiğinde bir aşk kavramı ortaya çıkıyormuş gibi görünür. Helena’nın duyguları üzerine olan kararsızlığı sihrin etkisi altında olan Demetrius ve Lysander onun peşinden gittiğinde ortaya çıkar. Bu karmaşıklık ormandaki “rüya” bittikten sonra Demetrius’u hala kendine vurulmuş bulduğunda da devam eder. Oyunun sonunda Helena durumuna dair hiçbir mutluluk belirtmez. Ne onun ne de Demetrius’un duyguları gerçek aşk olarak değerlendirilebilir, çünkü Demetrius hala sihrin etkisi altındadır ve Helena hala arzuladığı kişinin duygu değişimi üzerine kafa karışıklığı yaşıyordur.


Oberon, Titania ve Bottom

   Diğer kusur ve duyguların aşk ile karıştırılması daha çok bir insanlık sorunu olsa da gerçek dışı, olağan üstü bir dünya olan periler dünyasında da bu durum görülür, ve gerçek aşkın yoksunluğu söz konusudur. Oberon ve Titania’nın ilişkisi daha çalkantılı bir evliliğin güzel bir örneğidir. Bu iki lider figür karşılıklı bir güvensizlik paylaşırlar ve bu da kıskançlık olarak yüzeye çıkar.

TITANIA :
Sen benim kocamsın da ben senin karın değil miyim?! Hem Periler Ülkesinden tüyüp bütün gün sevgilin Phillida'ya kaval çalıp aşk şiirleri düzdüğünü de bilmiyorum sanma... Şimdi burada ne arıyorsun? Tabii, fingirdek sevgilin Hippolyta Theseus'la evleniyor diye değil mi! Aklın sıra gerdek yatağına mutluluk, bolluk getireceksin.

OBERON:                                                                                                                                              Sende hiç utanma arlanma kalmamış Titania! Hem kendin Theseus'a abayı yak hem de Hippolyta yüzünden bana laf et! Sen değil misin herifçe oğlunu sevgililerinin koynundan çekip çıkarıp yıldızların altında önüne katıp götüren!


   Bu güvensizlik iki karakter arasında bir gerçek aşk olma ihtimalini zaten sıfırlar. Bu tamamen Oberon’un karısına yaptığı zalim bir şaka ve Titania’nın üzerinde bir hakimiyet kurma isteğine bağlı olarak gelişir. Her ne kadar barış içinde var olabilseler de aralarında aşk olma ihtimali yok olmuştur. Ondan istediğini almak için Titania’yı rezil etmek istemesi, ve bu yüzden onu bir başkasına “aşık etmesi” de Oberon’un Titania’ya olan duygularının aşkla alakalı olmadığını ve Titania’nın elindeki gücü kıskanmasından dolayı olduğu gerçeğini aydınlatır.



   
Titania ve Bottom’un ilişkisine gelince de bu ilişki zaten perilerin sihrinin yol açtığı bir şeydir. Puck Bottom’a bir eşek kafası verdikten sonra Oberon uykusunda Titania’ya bir aşk iksiri verir. Titania uyandığı anda bu garip yaratığa “aşık olur”.  Bu sahnede Bottom Titania’nın sevdiği kişi olmaktan korkmak yerine biraz garipsese de bu duruma hemen alışır. Titania’nın sevgilisi olma düşüncesini bir saniyeliğine bile kaçırmaz. Bunu bir anlamda Bottom’un fırsatçılığıyla bağdaştırabiliriz. Tabii ki burada bir komedi unsuru da devreye girer, çünkü periler kraliçesinin eşek kafalı bir adamı öpücüklere boğduğunu görürüz.



-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-


“Herkes aşık olunca acı çekiyor, iç geçiriyor, gözyaşı döküyor ve zavallı hayallerin peşine düşüyor madem, bizim elimizden de bir şey gelmez. Gerçek aşıklar bu acıları çekmeye mahkumlar madem, o zaman biz de birbirimize sabırlı olmayı öğretelim.”   ~Hermia




-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-_-


Çektiğimiz Sahneler

Bu iki sahneyi çekip sizlere sunmaya kara verdik. Peki neden mi? Çünkü bu sahnelerin hem oyundaki sihrin etkisini, hem de dört Atinalı genç arasındaki karmaşık aşk ilişkisini güzelce anlattığını düşündük. İyi seyirler!







2 yorum:

  1. video çok tatlı olmuş. :)

    YanıtlaSil
  2. Bir türlü düzgün bir incelemesini bulamamıştım Shakespeare’e ait olduğundan herkes korkmuş inceleme yapmaktan ve inceleme yaparcasına kimse düzgün bir inceleme yapmamış. Fakat sonunda sizin sayfanızı buldum ve nihayet kafamdakileri netleştirebileceğim güzel bir inceleme okudum. Üstüne üstlük güzel bir canlandırmanızı da koymuşsunuz. Okurken çok kafamda canlandırmamışım sanırım tiyatro gibi o sebeple oyunun romantik komedi havasını çok hissedememiştim ama sayenizde oyunun havasını da kavramış oldum. Çok teşekkürler, emeğinize sağlık:)

    YanıtlaSil