Moliere'in
"Kibarlık Budalası" oyununda, sosyal seviyeyi yükseltme isteği ve soylu
kişilik ve zihniyetlerin taşlandığını görebiliriz. Oyunda, gösterişçi,
sahtekar ve kendini beğenmiş orta sınıf ile burnu havada, cimri
aristokrasi arasındaki çatışma gösterilmiştir. Oyunun orijinal başlığı
"Le Bourgeois Gentilehomme" (burjuva beyefendisi) oyundaki bu taşlamayı
ilk belli eden ögedir, ve oyunun bir nevi baş kahramanı olan Mösyö
Jourdain'a bir göndermedir. Moliere'in yaşadığı Fransa'da "beyefendi"
terimi asil olarak doğan, asil kanı olan kişileri tanımlamak için
kullanılıyordu, ve bu nedenle "burjuva beyefendisi" diye bir şeyin
olması mümkün değildi; bu nedenle başlık, asil gibi davranmaya çalışan,
asillere özenen bir burjuva adamı olan Mösyö Jourdain'ın bir tanımıdır.
Moliere, bu oyun ile sosyal statü atlama isteğine, hırsına; burjuva
yaşamına; asillere ve yaşam tarzlarına göndermeler yaparken okuyucuyu
güldürmeyi amaçlamıştır.
Biz
de daha oyunun ilk bölümlerinden bu duyguları en iyi yansıttığını
düşündüğümüz sahneden bir kesit çekmeye karar verdik. Mösyö Jourdain'ın
öğretmenlerinin kavga ettiği bu sahne ile kitabın genel temalarından
birinin çok açık bir şekilde anlatıldığını fark ettik. Bu sahnede
öğretmenlerin her biri kendini üstün görmekte, diğer branşları
kendilerinin altında göstermektedirler; ancak konu kendi
aşağılanmalarına gelince çok sert bir şekilde branşlarının hakkının
yenmemesi gerektiğini savunmaktadırlar. Bu sahneyi izleyerek
karakterlerin çifte standartlarını, zihniyetlerini, amaçlarını ve
isteklerini sezmemiz mümkündür.
Benim karakterim,Müzik
Öğretmeni, pratik bir adamdır. Yaptığı işte başarılıdır ve bu nedenle burnu
havaya kalkmıştır; kendini alttan alta diğer sanatçılardan üstün görür. Başkalarına
diğer sanatları alçak gördükleri için kızmakta, ancak fark etmeden bunu kendi
de yapmaktadır. Öğrencilerine güvenir, sanatına bağlıdır, ancak sanatı para
kazanmak için bir yol olarak görmektedir. Mösyö Jourdain'i para kazanmanın
kolay bir yolu olarak varsayar, çünkü Mösyö Jourdain hayatını kendi aklındaki
şaşalı "asil hayata" olabildiğince benzetebilmek için hiçbir harcamadan
kaçınmamaktadır.
____________________________________________________________________
Diğer karakterler ne diyor?
Mösyö
Jourdain, sonradan görme birisi. Asillerle beraber vakit geçirirse onlar
gibi olabileceğine inanıyor. Markiz’e âşık fakat evli. Soylu olmanın çok
özel ve önemli bir şey olduğunu düşünüyor. Asillerin yaptığı her
şeyi yapmaya çalışıyor. Kendi özünü önemsemiyor. Saf, konu soyluluk
olunca her şeye kanıyor. Para kazanınca halktan biri olduğunu unutmuş,
burnu havaya kalkmış. Kendini akıllı sanıyor fakat parasını -sırf asil
olduğu için- Kont Dorante'ye veriyor ve onun tarafından
dolandırılıyor.Kendini beğendirmeye çalışırken tam tersini yapıp küçük
duruma düşüyor. (Dilruba Sultan Haliloğlu)
Kılıç Öğretmeni, kendini
beğenmiş bir karakter, savaş sanatları konusunda bilgi sahibi olduğu
için de bu güce dayanarak diğerlerini aşağılamaktan hiç çekinmiyor. En
üstün bilgiye sahip olduğuna dair hiçbir
tereddüdü yok. Bu yüzden diğer bilimler ve/veya sanatlar onun gözünde
değersiz ve boş. Böyle düşündüğünü de söylüyor, diğerleri nasıl karşılık
verirse versin hiçbir şekilde geri adım atmıyor. Onları küstahlık ve
haddini bilmezlikle suçluyor ancak kendisi yanıt
verirken saygısızlık edip etmediğini hiç düşünmüyor ya da umursamıyor.
“Ne de olsa herhangi bir fiziksel rekabette beni alt edemezler.” fikri
ona tehlikeli yükseklikte bir özgüven veriyor. Bildiği saldırı ve
savunma tekniklerini Mösyö Jourdain’e de anlatmış
olduğu için kavga esnasında, diğer öğretmenlerin ona karşı gelmesini
Mösyö Jourdain pek akıllıca bulmuyor. (Defne Saraç)
Cektiğimiz sahnede benim rolüm Dans Öğretmeni'ydi. Şimdi size dans öğretmeni karakterini kısaca tanıtacağım. Dans öğretmeni karakteri, illgiye ihtiyaç duyan bir karakterdir. Paradan çok beğenilmek hoşuna gider. Alkışlarla beslenir resmen. Bunun dışında kendini beğenmişliğe karşı olmasına rağmen, kendi sanatını,, dansı, diğer sanatlarından üstün görmektedir. Tavırları buna işaret eder. (Ezgi Cemre Er)
Cektiğimiz sahnede benim rolüm Dans Öğretmeni'ydi. Şimdi size dans öğretmeni karakterini kısaca tanıtacağım. Dans öğretmeni karakteri, illgiye ihtiyaç duyan bir karakterdir. Paradan çok beğenilmek hoşuna gider. Alkışlarla beslenir resmen. Bunun dışında kendini beğenmişliğe karşı olmasına rağmen, kendi sanatını,, dansı, diğer sanatlarından üstün görmektedir. Tavırları buna işaret eder. (Ezgi Cemre Er)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder